Çıldırmış Şairler Balladı/The Ballad of the Mad Poets

By Çınar Ekiz
(Translation below)

Başlangıçta dirim;

Bir günebakan, bir alaimisema

Bir yeşil çimen sapıydı şairin avuçlarında...

(Toprağın erince gebeliği ilk ilkbaharda.)

Kanar tüm göksel görüngüler ölümün kılıcıyla

Kanar mavi örneğin,

Kararır yeşil toprağın dölyatağında

Göğüsler içinden, çürümüş yürek kokusu…

Yahut da bir kötürüm çınar,

Bir zeytin ölüsü ebedî uykusunda.

(Sodom ve Gomore’nin suyuyla,

Bir peygamber arınır Nehr-i Şeria’da.)

 

Ansızın bir şey düşer kör karanlıkta boşluğa:

Bağrında sağalmaz yaralarıyla müsavat…

Çıldırmış şairler yas tutar başında

Ve düşenin adı dillerinde bir dua;

Durmaz kan, kurumaz cerahat, bitmez münazaa

Sonunda… Boğulur kuşların şarkıları Tanrı’nın suskunluğunda.

(Giyotinde dahi duyulan-duyulmayan,

O’nun sessizliğidir yalnızca.)

Solmuş bir şakayıktır artık kalacak olan hatırlarda

Karanlıkta bir karpit lambası, ucunda bir âmâ

Önünde, betona doğduğundan, parçalanmış bir buzağı.

Öyle ya… İlk cinayet kocaman bir yalandır olsa olsa.

(Ağarmış yılanlarıyla Medusa…)

 

Kim derdi ki çalındığı sıra

Dünyayı tutuşturacağımızı aynı yalımla?
Çürümüş günebakan, kan ve binlerce çift göz: âmâ

Sanki bir Korkunç Ivan uyuklar aynalarımızda.

(Ve bir çocuk: Üzerinde kefeni, başında duvağıyla.)

 

*

In the beginning it was life,

A sunflower, a rainbow, a blade of grass in the palms of the poet

(When the earth thaws, the first fertility is spring)

Tricking all visible phenomenon with the blade of death

Tricking that blue,

Darkening the green earth in the womb,

Within the bossom, the scent of rotten heart…

Or yet still, a waning sycamore,

An olive tree slumped in eternal slumber.

(With the waters of Sodom and Gomora

Can a prophet be cleansed in the River Jordan)

Suddenly, something falls into the darkness of oblivion:

With its unhealing wounds in the centre…

The mad poets continue to mourn

And the name of the fallen, a prayer in their tongue;

Ceaseless bleeding, undrying puss, an ongoing dispute

And in the end… The birdsong is drowned out by the silence of God.

(Whether deaf or not, the guillotine included

Is nothing but His silence)

Naught but a withered peony remains in memory

A limelight in the darkness, a ‘but’ on the edge

Before it, a calf torn apart birthing concrete.

So it goes… the first killing is one, massive lie.

(A Medusa of wizened snakes…)

 

Who would have thought that stolen line

Would bound us to the world with the very same blade?

The withered sunflower, blood and a thousand pairs of eyes: but

It’s as if an Ivan the Terrible sleeps in our mirrors

(And a child: wrapped in a burial shroud, crowned with a bridal veil.)

 

*

Çınar Ekiz writes poems and haikus which have been published in many Turkish literary journals, including Peyniraltı Literary Journal, The Lacivert Journal of Tales and Poems, and Akatalpa. Further to this, he has a published novel called Cats are Like the Blues.

*

Next: